Kategoriler
Alışveriş Sepetiniz

 Açılışa özel sepette  %33 indirim!

Büyük Saat

Büyük Saat
Ücretsiz Kargo
100 TL Üzeri Ücretsiz Kargo
Müşteri Hizmetleri
085X XXX XX XX
Geri İade İmkanı
14 Günde Geri İade
350,00TL
Vergiler Hariç: 350,00TL
  • Stok Durumu: Stokta var
  • Ürün Kodu:: 732-9789750803376
  • YAZAR ADI: 732-978-975-08-0337-X

İkinci Yeni hareketinin Edip Cansever ve Cemal Süreya ile birlikte önde gelen şairlerinden Turgut Uyar, çok uzun bir aradan sonra ilk kez bütün şiirleri içeren bir kitapla okurlarının karşısında. Arz-ı Hal, Türkiyem, Dünyanın En Güzel Arabistanı, Tütünler Islak, Her Pazartesi, Divan, Toplandılar, Kayayı Delen İncir ve Dün Yok mu kitaplarının yanı sıra dergilerde kalan son şiirleri ve önceki baskılardan unutulmaları ya da şair tarafından elenmeleri nedeniyle kitaplarına girmemiş şiirleriyle, kaçırılmayacak bir yapıt.

Kitap
Sayfa Sayısı736
Kitap Özellikleri
Basım Tarihi05.2002
Boyut13.5 x 21 cm
Tadımlık<p>ŞAŞIYORUM GÖZYAŞINA</p> <p>artık şaşıyorum gözyaşına<br /> hiç unutamam çünkü pazarcıların<br /> haftanın her günü öteye beriye<br /> gözyaşı taşıdığını</p> <p>yukarlarda en uzaklarda<br /> bir orman kaçkınının<br /> ormana sığındığını</p> <p>mülküm benim<br /> örneğin senin gözyaşın bir hayvandır<br /> önümden uzun tüyleriyle kaçan<br /> sularımı kana kana akıttığım dağlara<br /> haziranın onunda<br /> bir çocuğumuz olacağını biliyordum<br /> ayrıca biliyordum ki<br /> çocuğumuz olsa da olmasa da<br /> bir bölüğü çocuktur insanların</p> <p>artık şaşıyorum gözyaşına<br /> mutsuzluğun harcını pekiştiren<br /> çaresizliğin gözyaşına<br /> binlerce beygir bir ovayı arşınlarken<br /> yepyeni dişleriyle binlerce tay<br /> ve sonsuz giyimiyle büyük hayat<br /> kuşanırken en mavisini<br /> güvercin toplayarak geldim öteden beriden<br /> ona şaşıyorum<br /> ki hepsi hiç değilse bir kere nisan görmüşler</p> <p>şimdi artık serinle mülküm<br /> çıkar pabucunu ve gözyaşını<br /> ellerin bir demet güvercin olarak<br /> uçursun uzaklara yukarlara sevdamızı<br /> taşınmaz hiçbir şeyini tutma<br /> aldığın soluk verdiğin kadar olsun<br /> dağlar ve ateş ve kan varken<br /> şakaklarım zonguldak gibi uğuldarken<br /> şaşıyorum gözyaşına<br /> KALBİNDİR</p> <p>her şey benim kalbimdir<br /> söküp aldığım kardan<br /> kardan söküp aldığım<br /> çocuksuz bir anne gülüşüyle<br /> her şey benim kalbimdir<br /> çünkü pek yaraşmaz bu dünyaya</p> <p>doğru mu değil mi bilmiyorum<br /> kentler büyüyüp gidiyor ya aldırma<br /> başka bir yaşama tutturmalı diyorum<br /> köprü korkuluklarına<br /> ufak buluşmalara yaslanan<br /> yani tuzun amcası, sevincin<br /> öz kardeşi olan<br /> en küçük bir kuşun gözleriyle<br /> dünyaya baktığın zaman<br /> her şey benim kalbimdir</p> <p>her şey benim kalbimdir ki bilirim<br /> kimsenin olmadığı bir yerde<br /> ölümü denemek isterdin<br /> hiç değilse bir defa<br /> nisansız bir serçe gibi<br /> herkesin gözlerine saçlarına<br /> avuçlarına dolanan<br /> ama nisan olsa da olmasa da<br /> serçeler benim kalbimdir</p> <p>şimdi ey mayısımın son haftası<br /> dağda tükenmezdi geçmiş zaman<br /> bilemezsin<br /> nasıl algılıyorum çıplaklığını<br /> ellerim nasıl değiyor uçlarına<br /> bir yerden bir mavi gibi<br /> bir yerden bir rüzgâr<br /> herkes nasıl sanırsa kendini öyle<br /> tastamam öyle tastamam<br /> her şey benim kalbimdir diyorum</p> <p>her şey kalbimdir diyorum<br /> ve işte o zaman<br /> ölüme eşitliyorum aklığını<br /> AĞAÇLAR UYUYOR</p> <p>kalktım ki<br /> akılalmaz bir kış sonu<br /> kuru fasulyeler soğanlar sarmısaklar<br /> filiz veriyor<br /> patatesler bile</p> <p>herkesin göğsü vurur<br /> iyi olmasa bile<br /> patatesler bile</p> <p>çılgın bahar, kanımı eskittin tazeliğinle<br /> adın biraz sonra geçecek defterimde<br /> ah o nasıl hazin bir yapraktı<br /> nasıl yapraktı<br /> artık unutmam</p> <p>gecelerimde<br /> kıyıdan ve yeşilden ve denizden boğuluyorum<br /> ne sabah var ne akşam<br /> kalktım ki<br /> evet<br /> ne sabah var ne akşam<br /> şimdi ben bundan sonra<br /> hangi türküyü çalsam</p> <p>kalktım ki şaşırdım<br /> önümde pencere geride deniz<br /> gök felâket<br /> ağaçlar uyuyor daha</p> <p>kalktım ki evet<br /> ağaçlar uyuyor<br /> nisan ölümleri umursamıyor<br /> insanlar habersiz<br /> ağaçlar uyuyor<br /> SÖYLENİR</p> <p>söylenir ve yarım kalır<br /> bütün aşklar yeryüzünde<br /> bir kaktüs bol sudan nasıl<br /> nasıl çürürse öyle</p> <p>en sevdiğim temmuzdu aylardan<br /> hazirana benzediği için biraz<br /> biraz da kendiliğinden<br /> belki de müşteriye iyi davranan<br /> efendi bir bakkal kimliğinde</p> <p>nasıl mutlu oldum iki yaz<br /> nasıl mutlu oldum kardeşler<br /> salkımsöğüt bir ben iki<br /> bir üçüncü var mıydı bilmiyorum<br /> üçüncü vardı elbet<br /> bir yaban ördeğinin sevincini taşıran<br /> bir sonbahar gibi köpüren<br /> temmuza benzese de<br /> öyle oldum ki anlatamam<br /> sıcak yaz<br /> solgun bir coğrafya gibi belleğimde<br /> şapkalar çiçekler eski elbiseler<br /> geçmişi olan eski elbiseler<br /> denizden çıkan bir ışık<br /> unutulmuş bakımsız arka bahçeler<br /> öyle oldum ki anlatamam<br /> her mevsimde sonbaharı taşlayan<br /> bir çocuk nasıl olursa öyle<br /> belki de bitip tükenmeyen<br /> bir fetih döneminde<br /> atlar nasıl kişnerse<br /> yani durgun bir suyun<br /> erguvandan aldığı renkle<br /> gidip geldim caddelerde<br /> Fatih nerdeydi Samatya nerde<br /> nerden gidilirdi Üsküdar’a<br /> düşünüp durdum günlerce</p> <p>anlatamam ormanların ettiğini<br /> nasıl dayandım o mutluluğa<br /> tükenmez bir ışık olan mutluluğa<br /> deniz ve ışık olan<br /> karmakarışık bir mutluluğa<br /> nasıl</p> <p>şimdi bir şarap gibiyim<br /> coğrafyasız<br /> eskimeye bırakılmış fıçısında<br /> ACIYOR</p> <p>Mutsuzluktan söz etmek istiyorum<br /> Dikey ve yatay mutsuzluktan<br /> Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun<br /> sevgim acıyor</p> <p>Biz giz dolu bir şey yaşadık<br /> Onlar da orada yaşadılar<br /> Bir dağın çarpıklığını<br /> bir sevinç sanarak</p> <p>En başta mutsuzluk elbet<br /> Kasaba meyhanesi gibi<br /> Kahkahası gün ışığına vurup da<br /> ötede beride yansımayan<br /> Yani birinin solgun bir gülden kaptığı firengi<br /> Öbürünün bir kadından aldığı verem<br /> Bütün işhanlarının tarihçesi<br /> Bütün söz vermelerin tarihçesi<br /> sevgim acıyor</p> <p>Yazık sevgime diyor birisi<br /> Güzel gözlü bir çocuğun bile<br /> o kadar korunmuş bir yazı yoktu<br /> Ne denmelidir bilemiyorum<br /> sevgim acıyor<br /> Gemiler gene gelip gidiyor<br /> Dağlar kararıp aydınlanacaklar<br /> Ve o kadar</p> <p>Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır<br /> Sonbahar geldi hüzün<br /> Kış geldi kara hüzün<br /> Ey en akıllı kişisi dünyanın<br /> Bazan yaz ortasında gündüzün<br /> sevgim acıyor<br /> Kimi sevsem<br /> Kim beni sevse</p> <p>Eylül toparlandı gitti işte<br /> Ekim filan da gider bu gidişle<br /> Tarihe gömülen koca koca atlar<br /> Tarihe gömülür o kadar<br /> BİR YAZI ANLAMAK</p> <p>kışsa<br /> zordur bir yazı anlamak</p> <p>gerçekten kurtulamadım o yaz gününden<br /> papatya firengi ve haritalar<br /> suskunluk uzay ve bütün öbür şeyler<br /> kim nasıl tanıyorsa beni öyleydim işte<br /> sağ tarafımda deniz solumda rüzgâr<br /> aldığım son solukla</p> <p>kıvılcım gibiydim cıgaraydım<br /> olur olmaz şeyleri<br /> ve eski yalıları yakmaya<br /> tanıdığım hiç kimse<br /> istemiyordu sorulmasını<br /> geldiği ülkenin</p> <p>sen sor haziran<br /> duruldum<br /> sonraları Selânikli bir kadının elinden<br /> bildiğimiz rakıyı içtim<br /> o ne günler güneşler<br /> o ne şarkılardı<br /> Selânik kaç para<br /> İstanbul umurumda mı<br /> bir zamanlar<br /> bir çocuk olduğum geçti aklımdan<br /> o da çocuktu bir zamanlar<br /> bir yazı anlamak<br /> zordur ve anlamlıdır<br /> bana kalırsa<br /> en saygın işidir bir kişinin</p> <p>çünkü güneş ve kalın mavi<br /> insana hiçbir şey hatırlatmaz<br /> öyle ki toparlar hayatın kalbini<br /> ve o zaman<br /> çökelir yaz<br /> tutarak kendi kalbini<br /> umutlar sarıya bırakır kendini<br /> gül uzar karanfil kokar<br /> o zaman sorarım<br /> şimdi mi</p> <p>ve biz<br /> bir yazı o zaman anlarız belki<br /> GÜNLER GEÇER</p> <p>günler geçer ve çalışır şafağın değirmeni<br /> kim bilebilir ki kimi neyi eskittiğini<br /> ben ne kadar önemserdim kendimi hay allah<br /> sen ne kadar kumraldın aynalarda hay allah<br /> temmuz tam bu işe göredir bana kalırsa<br /> gel bağışlayalım birbirimizi</p> <p>DÜNYADA DÜN YOKTUR</p> <p>aslında sözcüklerin büyüsü beni kandıran<br /> dünyada dün yok mudur, vardır<br /> dünkü ellerim ayaklarım gibi vardır<br /> dünkü bir tren bileti gibi<br /> çünkü dün Onun gittiği trenin ardından<br /> düzleri ovaları düşünüp<br /> sanki ne kadar dağlandım</p> <p>çünkü uzak güneş yakın ay<br /> dün yoktular<br /> ama dün<br /> vardı kendi başına<br /> işte yarım kafiyeli kırık şarkılar<br /> bir hüznün günden geceye göçü<br /> bir aynalı çarşıda hep duran zaman<br /> – sizi göremedim uzun zamandır<br /> işte şunlar bunlar<br /> çünkü dün vardır</p> <p>ama Mehmet’in gittiği gemi döndüğü zaman<br /> belki leylâklar da vardır, olacaktır<br /> renkli gözlüklerle dolaşacaktır belki insanlar<br /> ellerini eski dünlere uzatıp<br /> birbirleriyle eski dünleri konuşup ya da<br /> giyilen bir ceketi hatırlayıp<br /> dünkü bir kahkahaya gülündüğü zaman<br /> eski bir yaz gününde<br /> kahkahalarla güldüklerini</p> <p>oysa Onun gittiği uçak dönünce<br /> Kesin! Dün var mıdır?<br /> bilmem ama yarın yoktur dünyada<br /> BİNLERCE</p> <p>binlerce pazartesi geçti ömrümde<br /> hangisiydi o çıkaramıyorum<br /> bir kiraz yediğimi hatırlıyorum kurtluydu<br /> demek oldukça eski</p> <p>bir de saçmasapan şeyler<br /> bir kızın dizaltını örneğin<br /> bir adamın çirkin sigara içişini</p> <p>nasıl yaşanıyor bu vesayetli dünyada<br /> hangi çılgınlar nasıl dayanıyor buna<br /> kimsenin soyunu sopunu bulmak görevim değil<br /> kendi öykümü düzenlemek yetiyor bana<br /> güzel bir öğle vakti<br /> eski güzel bir akşamı hatırlayarak<br /> sonra dopdolu şeyler<br /> damacanalar gibi<br /> içim kabarıyor</p> <p>sonu olsun diyorum<br /> neyin sonu ama<br /> hiç değilse bu taş basamakların<br /> AŞK İÇİN</p> <p>aşk için söylediğim her şeyi bir daha söylerim<br /> sakin mutsuz ya da yırtıcı<br /> herkesin ağzındaki o sonsuz acı<br /> belki de bundandır</p> <p>nasıl ayrı yaşarım inandığım şeylerden<br /> onları elbette bir daha bir daha söylerim<br /> usul usul ve usla birlikte akıcı<br /> kandır</p> <p>aşk isterim, aşk olsun isterim<br /> yaşamanın sonu ölümün başlangıcı<br /> kıyılarda yürürüm, sindiririm kıyıları</p> <p>of güçlü macun içine kat beni<br /> kanım koyulaştırsın kırmızıyı<br /> anadoluda bir yerden bir yere giden biri<br /> belki bir kirazı hatırlar<br /> bir denizi kesinlikle hatırlamaz<br /> belki hepsini birden hatırlar da bilemez<br /> ne zamandır</p> <p>akşolsun ne zaman<br /> aşkolsun tiyatro geceleri<br /> aşkolsun “bravo” sesleri<br /> aşkolsun anadolu otobüsleri</p>
Tekrar Baskı43. Baskı / 08.2023
Yorum Yap
Not: HTML'e dönüştürülmez!
Kötü İyi
Bu site, +360® - Gelişmiş E-ticaret Paketleri ile hazırlanmıştır.