Eleştirmenin Arzusu - Hüseyin Contürk’ten Halûk Aker’e Mektuplar (1968-2003)
- Stok Durumu: Stokta var
- Ürün Kodu:: 6117-9789750832031
- YAZAR ADI: 6117-978-975-08-3203-1
"Eleştirmenin Arzusu - Hüseyin Contürk’ten Halûk Aker’e Mektuplar (1968-2003)"
Eleştirmenin Arzusu, nesnel eleştirinin önde gelen isimlerinden Hüseyin Cöntürk’ün yakın dostu Halûk Aker’e 1968-2003 yılları arasında yazdığı toplam 253 mektubu bir araya getiriyor. Bu mektuplar Cöntürk’ün edebiyattan koptuğu düşünülen son yıllarında edebiyat tutkusunun, çalışmalarını yayım-lama arzusu ve heyecanı bulma umudunun nasıl sürdüğünü gösteriyor. Onun edebiyat olaylarına ve edebiyatçılara ilişkin görüşlerini, divan edebiyatına olan derin ilgisini yansıttığı kadar dönemin edebiyat ortamına da ışık tutuyor.
“Mektubunu bitirişte yazdığın Cansever şiiri beni etkiledi. İleride bir daha okumak isterim. Siz şairler bizden duyarlısınızdır. Edip’in ölüşüne daha çok üzülmüşsünüzdür. Benimkisi de bir başka türlü üzülme: üstünde inceleme yaptığım, onunla uzun süre içinde yaşadığım bir şairdi o. Uyar da öyle değil miydi? Bir başka türlüdür sanıyorum bunun acılığı.
Edip’le ben de fazla arkadaşlık ettim sayılmaz. Ankara’da birkaç kez görüşmüştük. Bir kezinde bizim evdeydik, çok kalabalıktık. O, sandalye-koltuklar dolu olduğundan bir yastık alıp yerde üstüne oturmuştu. Sen de var mıydın? Ne kalabalığı idi o? Ben geçmişleri hiç hatırlayamaz oldum. İstanbul’da Edip’i görüşlerim de... hatırladıklarımı sana sen gelince söylerim.”
Kitap | |
Sayfa Sayısı | 424 |
Kitap Özellikleri | |
Basım Tarihi | 05.2015 |
Boyut | 13.5 x 21 cm |
Tadımlık | <p>"Eleştirmenin Arzusu", edebiyat eleştirmeni Hüseyin Cöntürk’ün yakın dostu Halûk Aker’e 1968-2003 yılları arasında yazdığı mektuplardan oluşuyor. İki yazar arasındaki mektuplaşmalar, toplamda 27 ayrı yılı kapsıyor. Şiir ve edebiyat tartışmalarını kıstas alarak Hüseyin Cöntürk’ün 23 ayrı yılı kapsayan 253 mektubunu yayımlamaya karar verdik.* Bu mektuplarda eleştirmen Hüseyin Cöntürk’ün edebiyata, şairlere ve yazarlara dair eleştirileri, notları ve edebiyat çevresiyle olan ilişkileri yer alıyor. Cöntürk’ün mektupları, bir eleştirmenin çabasını, edebiyat tutkusunu göstermesi açısından “eleştirmenin arzusunu” en iyi ve açık şekilde yansıtan metinlerdir. Bu mektuplaşmalar, her şeyden önce Halûk Aker’in Hüseyin Cöntürk ile uzun yıllara dayanan dostluğunun ve arşivciliğinin eseridir. Halûk Aker’in hayatında yer etmiş iki önemli insan var: Bilge Karasu ve Hüseyin Cöntürk. Halûk Aker’in Bilge Karasu’yla mektuplaşmaları "Halûk’a Mektuplar" adıyla daha önce yayımlandı. Halûk Aker’in Hüseyin Cöntürk’le olan ilişkisi ise, Cöntürk’ün ölümünden sonra kitaplarının yayımlanması noktasında verdiği destekle görünür oldu. Halûk Aker’in Hüseyin Cöntürk’le mektuplaşmaları, Bilge Karasu’yla mektuplaşmalarından farklı olarak edebiyata ve sanata dair müdahalelerinin izlerini taşıyor. Mektuplar, dönem(ler) inin edebiyat dünyasının tartışmalarını bizlere aktarmakla kalmıyor, Cöntürk’ün divan edebiyatı, çağın şair ve yazarlarına ilişkin kitaplarının taslaklarını da okuyucuyla buluşturuyor. Bu mektupları, Cöntürk’ün edebiyata dair hem kendi başına hem de Halûk Aker’le birlikte sesli düşünme deneyimi olarak da görebiliriz. Hüseyin Cöntürk’ün önemi, Türk edebiyatında ilk kez modern eleştiriyi kurma çabasında saklıdır. Cöntürk için eleştiri bir üstdildir, bir edebiyat türü değildir. Eleştirmen eleştiri için ölçütler belirlemelidir. Bir eleştirmenin, eleştirmen olması için çağdaş duyarlığı sezmesi, duyması ve kavraması gerekir. Hüseyin Cöntürk, "Eleştirmeden Önce" adlı kitabında bunu veciz bir şekilde ifade eder: “Bir eleştirmecinin eleştirmeci olması çağdaş duyarlığı sezmesi, duyması ve kavraması ile başlar diyebiliriz. Eleştirmeden önce bir ‘edebiyat anlayışına’ varmak şarttır. Bu da her şeyden çok çağımızın duyarlığının adamı olmak ve aynı zamanda o duyarlığı kuranlardan biri olmaya çalışmakla mümkündür bizce.”</p> <p>Hüseyin Cöntürk için eleştiride iki temel nokta bağlayıcıdır. Birincisi eleştiri edebî faaliyet değildir, metin üzerine kurulmuş ve onu analiz etmeye yöneliktir. İkincisi edebî bir metin, metin dışındaki ölçütlere göre analiz edilemez. Bu iki temel kriter, Cöntürk’ün “Yeni Eleştiri” geleneğiyle bağını oluşturur. Yeni Eleştiri’de sadece metnin analizi vardır, metin dışındaki eleştiri (siyasi, toplumsal) geçersizdir. Bu açıdan Cöntürk’ün dahil olduğu nesnel eleştiri, izlenimci (öznel eleştiri) ve toplumcu-gerçekçi (Marksist eleştiri) eleştiriden ayrılır. Yeni Eleştiri’de metin esas alınır; biyografik, toplumbilimsel ve psikanalitik eleştiriden uzak durulur. Cöntürk’ün çağdaşı eleştirmenlerden Nurullah Ataç ve Suut Kemal Yetkin izlenimci eleştiriyi; Asım Bezirci ve Fethi Naci toplumcu-gerçekçi eleştiriyi benimsemiştir. Bu açıdan Hüseyin Cöntürk, eleştiride getirdiği yaklaşım ve ölçütler bakımından dönemin eleştirmenleriyle farklı kulvardadır ve yalnızdır (Asım Bezirci’yle yakın arkadaşlıklarına rağmen). Hüseyin Cöntürk, Yeni Eleştiri’nin Türkçe karşılığını "Eleştirmeden Önce" (1958) ve "Çağının Şairi" (1960) adlı kitaplarıyla ortaya koymaya çalışır. Cöntürk için eleştirinin kuramından sonra iş uygulamaya gelmiştir. "Turgut Uyar" (1961), "Behçet Necatigil ve Edip Cansever Üstüne" (1964) adlı kitaplarıyla nesnel eleştirinin ölçütlerini bu şairlerin şiirlerine uygular. Fakat, Hüseyin Cöntürk 1970’lerden sonra eleştirmenliği ve edebiyatı izlemeyi uzunca bir süre bırakır. Bu geri çekilişte kişisel tavırdan çok dönemin siyasal ve toplumsal atmosferinin etkisi büyüktür. Osmanlıca ve İngilizceye iyi derecede vâkıf bir insan olarak Hüseyin Cöntürk, edebiyat eleştirisini tarihsel birikimiyle harmanlarken edebiyat dünyasından gereken karşılığı maalesef görememiştir.</p> <p>Hüseyin Cöntürk, tek başına üstlendiği “nesnel eleştiri” anlayışını sadece kitaplarıyla değil, yönettiği dergilerle de sürdürmüştür. Cöntürk, 1963-1965 yılları arasında "Dönem" dergisini Turgut Uyar ve Asım Bezirci; 1966-1968 yılları arasında Yordam dergisini Halûk Aker, Güven Turan ve Eser Gürson ile birlikte çıkarmıştır. Eleştirmenliğini sürdürürken dönemin genç yazar ve şairleriyle birlikte hareket etmeyi önemsemiştir. Edebiyata geri döndüğü 1986’dan 2003’teki vefatına kadar genç yazar ve şairlerle iç içe (dergi çıkarmalarına önayak) olmaya çalışmıştır. Mektuplardan gördüğümüz kadarıyla çevresindeki genç akademisyen, yazar ve şair kadrosuna rağmen tek başına kalmış ve edebiyat şevkini yakalayamamıştır. Bugünden bakarsak Hüseyin Cöntürk’ün en verimli yılları 1958 ile 1965 yılları arasındaki eleştirmenlik ve dergicilik dönemi olarak görünmektedir.</p> |