Eşik / 1947-1975 - Toplu Şiirler I
- Stok Durumu: Stokta var
- Ürün Kodu:: 751-9789750801525
- YAZAR ADI: 751-978-975-08-0152-0
Şiirimizin büyük ustalarından İlhan Berk'in Toplu Şiirleri (Eşik, Aşk Tahtı, Akşama Doğru) üç cilt halinde Yapı Kredi Yayınları şiir dizisinden çıktı. Yapı Kredi Yayınları İlhan Berk'in, 1994'ten başlayarak İnferno, Kanatlı At, Logos, Asılı Eros, El Yazılarına Vuruyor Güneş, Uzun Bir Adam, Poetika, Kült Kitap isimli şiir üstüne yazılar, çeviri şiirler, biyografik denemeler, günlük ve defterlerini -kısacası, şiirleri dışında tüm eserlerini- kitaplaştırmıştı. Toplu Şiirlerin de yayımlanmasıyla İlhan Berk 'Bütün Eserlerine Doğru' büyük bir adım daha atılmış oldu. 1918 Manisa doğumlu İlhan Berk'in 1947'de yayımlanan İstanbul kitabı ile başlayan Toplu Şiirler bugüne dek yayımladığı 18 şiir kitabını bir araya getiriyor. Galata ve Pera kitapları ise, şairin isteği doğrultusunda, önümüzdeki aylarda ayrı bir ciltte bir araya gelecek. Toplu Şiirlerin birinci cildi olan Eşik 1947-1975 yılları arasında yayımladığı onbir kitabını kapsıyor. İkinci cilt Aşk Tahtı ise şairin 1976-1982 arasında yayımladığı oldukça hacimli Atlas, Kül ve Deniz Eskisi'ni bir araya getiriyor. (Şimdilik) Son cilt Akşama Doğru'da ise şairin 1984-1996 arasında yayımlanan, kısa şiirlerinin ağırlıkta olduğu sondönem kitaplarını kapsıyor: Delta ve Çocuk, Güzel Irmak, Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum ve Avluya Düşen Gölge. Necatigil'e göre, "şairimizin uç beyi", "korkunç çocuğu" o. Yazamak denen cehennemin gönüllü çalışkanı... Yeni binyıl girerken şiirin bizzat kendisine dönüşmüş İlhan Berk'ten büyük hediye... Hem şiirseverlere, hem Türk diline...
Kitap | |
Sayfa Sayısı | 424 |
Kitap Özellikleri | |
Basım Tarihi | 08.1999 |
Boyut | 13.5 x 21 cm |
Tadımlık | <p>1919</p> <p>Ben dünyaya bir idare lambası altında geldim<br /> Yeryüzü Birinci Dünya Harbi’ni yaşıyordu<br /> Başımın üstünde mendil boyunda bulutlar vardı</p> <p>Yunan Harbi’nde yanan şehirlerimizi bir dağdan seyrettim<br /> O çadır çadır insanları askerleri esirleri<br /> Arkalarında bir gömlekle kaçan halkımızı<br /> İlk topu ilk tayyareyi gördüm<br /> Anam kardeşim ve ben ayaktaydık<br /> Kapanık dükkânlarıyla çarşılarımıza yağmur yağıyordu</p> <p>Her sınıf insanıyla şehrim dağlara taşınmıştı</p> <p>O yangından nehirlerimiz dağlarımız ve çeşmelerimiz<br /> kurtuldular</p> <p>Yanmış ve yakılmış şehrimize bir akşamüzeri askerlerimiz girdi<br /> Kursaklarında bir parça ekmekle insanlar ayaktaydı<br /> O gün dünyayı ve insanları tanıdım<br /> O gün ayağımın dibindeki şehirden ağlamayı öğrendim<br /> GÖKYÜZÜ</p> <p>Bir bulut İstanbul’un üstünde<br /> Beyaz bulut sarı bulut siyah bulut</p> <p>Sabahın 5’i<br /> Saint-Antoine’da tıs yok<br /> Biri ne yapmış bu adam diyor<br /> Sonra gene kendi cevap veriyor<br /> Hepimizin uyuduğu saatte<br /> Gökyüzünü çalmış.<br /> Biz ne yapıyoruz<br /> Asıyoruz.</p> <p>Ha ha<br /> Ha ha</p> <p>Ne diyor bu kalabalık<br /> Üç gündür dua edemiyoruz<br /> Gökyüzü yok.</p> <p>Ruhum ipini kopardı<br /> Gökyüzü düştü düşecek.</p> <p>Ne tuhaf şey şu gökyüzü<br /> Bir mendil gibi<br /> Cebe sığacağını bilmezdik.</p> <p>Bir kımıldama kalabalıkta<br /> İpi kim çekecek?<br /> Şey diyor biri<br /> Ulan şey</p> <p>Şey yok.</p> <p>O gün hiç akşam olmuyor<br /> Sabah hiç bitmiyor.<br /> KÖTÜ EVLERE İNEN BALAD</p> <p>Aldım otuz beş yaşımı, o canım ağzını, sana geldim<br /> Bir pencerede bir kadın yavaş yavaş soyunuyordu, bakmadım<br /> Dünyalar değişti gerimde, gerimde güneşler, çocuk gözleri<br /> Bir pazar alıp kırlara çıkardığım yalnızlığım.<br /> Kalktık aşağı odalara indik, göğe yakın oturduk<br /> Bir yer evrende ille düşecekti duyacaktık<br /> O gün o gece o sabah öyle hep bekledik durduk.</p> <p>Ellerin aklıma geldi de kalktım sana geldim<br /> Bütün gece öptüğüm yerlerin bin yıllık yalnızlığımdı<br /> Bir doldu bir boşaldı yukarı odalar, yörede çocuklar uyandı<br /> Kirli bir ses bir su aktı durdu gecede, duyduk<br /> Bir adam ne kadar sıkıldı ki uzun uzun kahve ısmarladı.<br /> Böyle hep yangınlar, açlıklardı alan göğümüzü<br /> Anladık aşkımızdı daha bin yıl yaşayacak başka değil.</p> <p>Sunu</p> <p>Aldım her gün biraz biraz umutsuzlukları sildim<br /> Karalara akları çıkardım bu şiiri yazdım.<br /> GUERNICA</p> <p>Önce eli gördüm<br /> Benimle beraber tabaktaki uskumru domatesle boyun boyuna<br /> biber rakı gördü</p> <p>100 mumluk lamba bir yandı bir söndü<br /> Öldü dirildi<br /> Guernica<br /> Dünyada mıyız değil miyiz diye<br /> Bir adam kendi kendine sordu<br /> Bir kere eli gördüm ya<br /> Arkasından yeşil bir göz gelip durdu önümde<br /> Yeşil göz herkese denizi hatırlatıyordu<br /> Bana hiçbir şey hatırlatmadı<br /> Yeşil göz<br /> Yeşil bir gökyüzüne bakıyordu<br /> El<br /> Bir ağaç gibi parmaklarını açtı<br /> Göz kırptılar gökyüzüyle</p> <p>Yeşil bir âlemdi<br /> Picasso bir mavi çekti<br /> Gökyüzü kendine geldi</p> <p>Daha sabah<br /> Ağaç kararmamıştı<br /> Boğayı gördüm<br /> Boğayla beraber yüzlerce adamı gördüm ilk defa<br /> Guernica ana baba günüydü<br /> Su gerisingeriye akıyor<br /> Kuş gerisingeriye uçuyor<br /> Ağaç gerisingeriye<br /> Bir fırtına bir yangın<br /> Öyle bir şey<br /> Göz gözü görmüyor göz tabaktaki uskumruyu boyun boyuna biberi domatesi görmüyor<br /> Belli savaş<br /> Belli ölüm<br /> Üç adam kim yaptı bunu diyor<br /> Ha diyor herifin biri<br /> Picasso siz diyor<br /> Ha</p> <p>Daha sabah<br /> Hep sabah Picasso</p> <p>Akşam Amerika<br /> Baktım bir siyah<br /> Guernica’dan çıktı<br /> Gökyüzünün bir kıyısına gidip durdu<br /> Bu gökyüzü daracıktı eskiden<br /> Picasso geldi<br /> İş değişti</p> <p>Yerde bir adam yatıyor, öldü ölecek</p> <p>Daha sabah<br /> Ananın uykusu var<br /> Elinde bir lamba dolaşıyor habire dolaşıyor<br /> Kırmızılar sarılar siyahlar konuşuyor<br /> Savaş oldukça<br /> İşin iş kırmızı<br /> İşin iş pencere</p> <p>Amerika işin iş</p> <p>Bir kadın girdi odaya ana belki kız belki<br /> Rakı şişesi yere yuvarlandı<br /> Döşemedeki suyla buluştular<br /> Su kollarını açtı<br /> Rakı her yanını<br /> Sarmaş dolaş oldular<br /> Bu dünyada ölüm<br /> Belli onlara göre değil<br /> Belli dünya Guernica’da iyi değil<br /> Belli Picasso üzülüyor</p> <p>Bir su üşüdü<br /> Guernica’da herkes gördü</p> <p>Guernica Amerika’da karanlık<br /> Dünyada değil.<br /> UZUN KARANLIK</p> <p>Neydi o güneş o sular güneşi çıkı çıkıveriyoruz<br /> Ben seni alıyorum seni cumartesi çocuğu soyuyorum<br /> Birden bir yerlere gidiyoruz bir yerlerden geliyoruz<br /> Bungun, karası, bak diyorum bak acunsuzluk önün diyorum<br /> Hiç yokken böyle diyorum böyle güzel diye diyorum<br /> Sonra birdenbire sen yoksun işte birdenbire yoksun<br /> Bakıyorum Amerikan bir gök sıkılıyorum kalkıyorum<br /> Sen yoksun ya seninle binlerce yerim yok.</p> <p>Bir sabah uyandım bütün dörtleri beş yaptım.<br /> Çıktım bir bir camları, caddeleri indirdim ses yok.<br /> İnsan böyle n’apar bilmem seni hele bak hiç bilmem<br /> Gidip ağaçları tutuyorum, çocukları çocukları öpüyorum<br /> Durdum bir yerden göğü, sokakları hep sokakları dinledim<br /> Evlerini deniz yıkayan bir kıyıdan bağırıyorsun bana<br /> Bir soluksuzluk bir duvarlar bir duvarlar duyamıyorum<br /> Böyle bir uzun karanlıktan bağırıyorum bağırıyorum.<br /> BEN SENİN KRALLIĞIN ÜLKENE YETİŞTİM</p> <p>Ben senin krallığın ülkene yetiştim<br /> Kaldım gölge tanımayan güzelliğinle.<br /> Her sabah büyüten denizimizi böyle<br /> Gülüşlerindi o ülkede bilmez miyim.</p> <p>Sen o çıktığım sularsın, zencim benim<br /> Denize bakan evler gibiydim seninle.<br /> Dur, geliyorum ellerin ne güzel öyle<br /> Beni şey et gülüşlerini bekleyeyim.</p> <p>Sen gittiğim o ülkesin varılmıyorsun<br /> Vurmuş sonrasız nasıl en güzel sulara<br /> Güzelliğin balıkları gibi İstanbul’un.</p> <p>Şimdi her yerde ne güzeldiniz o kalmış<br /> Yankımış denizlere öbür kadınlara<br /> Dünyada sizinle İstanbul olmak varmış.<br /> ÇIKRIKÇILAR YOKUŞU</p> <p>Ve yüzünü alıp çıktım. Öğleye doğruydu<br /> Çıkrıkçılar yokuşuna yağmur yağıyordu</p> <p>Ellerin ellerimde sessiz yürüyorduk ve<br /> Kapkara bir oğlan durma bize bakıyordu</p> <p>Tuhaf uzun bir sokaktı ve ben susuyordum<br /> Bir kız memelerini bırakıp gidiyordu</p> <p>Âşıktım ve hep seni soyuyordum aklımda<br /> Bir adam çarşıyı üstümüze kapıyordu</p> <p>Kadınların kızların ardından gittim durdum<br /> Öptüğüm yerlerin içimde durulmuyordu</p> <p>Üç kez yokuşu indim çıktım boncuklar aldım<br /> Kocaman kırmızı ağzın ki hiç bitmiyordu</p> <p>Akşama doğru bir aşçı dükkânına girdim<br /> Sana benzeyen incecik atlar geçiyordu</p> <p>Sonra birdenbire büyük bir sessizlik oldu<br /> Bu dünyadan İlhan Berk geçti dedim yürüdüm.</p> |
Tekrar Baskı | 8. Baskı / 06.2023 |