Inger Christensen (1935-2009) sadece Danimarka edebiyatının değil, bütün 1960 sonrası Batı edebiyatının en özgün şairlerinden biridir. Müthiş bir matematikle kurduğu şiirleri, hem (bu sözcüğün en kesin anlamıyla) politik hem doğal hem duyarlıklı olmayı başarabilmiştir. İngiltere’nin saygın gazetelerinden Guardian’da ölümünün ardından çıkan yazıda da belirtildiği gibi Christensen’in şiiri bütün şekilciliğine ve matematiksel kurgularına karşın şaşılacak derecede liriktir de.
Murat Alpar’ın Dancadan bir şair titizliği ve içkinliğiyle Türkçeye kazandırdığı bu seçki şiire yepyeni bir bakış getiriyor.

Özellikler

Kitap
Sayfa Sayısı	196
Kitap Özellikleri
Basım Tarihi	12.2013
Boyut	17 x 22 cm
Tadımlık	<p>DİKİLİP DURURSAM EĞER<br /> Dikilip durursam<br /> karın içinde yalnız<br /> besbelli<br /> ben bir saatim<br /> yoksa nasıl bulurdu<br /> yolunu bengilik</p> <p>DAĞLARIN VAHŞİ YALNIZLIĞINDA<br /> Dağların vahşi yalnızlığında<br /> üstüme çekiyorum çam iğnelerinden<br /> yapılmış örtüyü. Sınır tanımıyor<br /> karanlık, kucakladığı için beni<br /> dimdik iğneleriyle,<br /> açıldıkça açılıyor<br /> içimdeki bilinmezlik<br /> Gene de benim için üzülmeyin siz<br /> yalnız gidip gelmenize üzülmeyin<br /> Benim zamanım paslı<br /> şiirimse gitmiyor<br /> sizin o çok geçilmiş keçi yolundan<br /> Yaşamın uzun uzun öptüğü<br /> benim bu genç şiirim<br /> öldüresiye büzülüyor<br /> altımda üstümde içimde benim<br /> Öldürülmüş umuttur şiir.</p> <p>BEN HEP SANIRDIM Kİ<br /> Ben hep sanırdım ki gerçeklik<br /> kişinin olduğu bir şeydir<br /> yetişkin çağa geldiği zaman.<br /> Yorgun yüzlü Fata Morgana<br /> durmuş bağırıyor pazar yerinde:<br /> Sabah gazeteleri – sabah gazeteleri.</p> <p>ÇOK TUHAF BİR DURUM BU<br /> Çok tuhaf bir durum bu<br /> her yer yumurta dolu<br /> Bir yerde bir yanlışlık olmalı<br /> yumurta sarmış her yanı<br /> Kıpırdayamıyoruz yerimizden<br /> bir kıyıya itelim şu yumurtaları<br /> Ama olanaksız bunu yapmamız<br /> Öyleyse yaklaşalım birbirimize<br /> iyi ama sevgilim ne olacak şimdi<br /> her yeri dolduran bu yumurtalara<br /> ne olacak bizim halimiz her yerde<br /> şimdi<br /> Bu işde bir yanlışlık olmalı</p> <p>OTURMUŞUM AKLIMIN<br /> O KISACIK DALINA<br /> Oturmuşum aklımın o kısacık dalına<br /> durmadan kesiyorum paslı bir testereyle<br /> çocukluğumdan kalma bir oyuncakla elimde<br /> kestikçe kesiyorum yaklaşıyor kış<br /> durmayın durmayın çalışkan eller<br /> atın beni atın aşağıya bugünkü benliğime</p> <p>BEN<br /> "A man and a woman Are one,<br /> A man and a woman and a blackbird Are one.”<br /> Tüylere bürünmüş bir kavuşma<br /> Sen ve bir karatavuğun kanadı<br /> Şarkı söyleyen akşamağacının takısı<br /> Kuşun içindeki saklanma yeri erkeğin<br /> Erkekte kuşun öngörüsü<br /> Doğadan kaçış Bilinç<br /> Ben<br /> Ben seyredenim<br /> Mutluluğun alaca karanlığı<br /> bozguna uğratılmış erkek ve karatavuk<br /> İkisinde de bulunan dürtü<br /> Aynı yürekle içiyorlar<br /> Aynı gagayla ötüyorlar<br /> Hendeğin yakından çekilmiş resmi<br /> Ben<br /> Ben dışta olanım<br /> Gerçekdışı kaygı<br /> Karatavuğun oyunu ve senin sesin<br /> Bağlantının yankısı ve akşam<br /> Erkeğin ıslığını dinliyorum<br /> Anlıyorum kuşun dilinden<br /> Sesleniyor Bir kadın mıyım ben<br /> Ben<br /> Ben açık olanım</p> <p>ERKEK SESLERİ<br /> Karanlıkta erkek sesleri<br /> – o zaman bir tapınaktaydım –<br /> güneşte erkek sesleri<br /> – bir zamanlar dokuzuncu<br /> sütun heykeldim ben –<br /> parkta erkek sesleri<br /> – bir heykeldim eskiden<br /> çıplak ve devinimsiz,<br /> havanın parmakları<br /> tanıdığım tek ayna,<br /> düşünceden düşünceye<br /> yürekten bağlı,<br /> hüzün nedir bilmez<br /> rüzgârda yaprakların<br /> hışırtısından başka –<br /> parkta erkek sesleri<br /> neden uyandırdılar beni?</p> <p>GİZLİ ANLAŞMA<br /> Körfez belirgin mavi.<br /> Utku kuşkusuz kesin.<br /> Taşlar taş.<br /> Sen uzakta.</p> <p>İLK SABAHTAN SONRA<br /> Arıyorum ilk sabahtan sonra<br /> suskun şahtereotunu dilin<br /> Defalarca öpüyorum sözlerimin anısını:<br /> Uyandırın beni! ey titreyen kanatlar<br /> ey güneş sabah esmeri sisin içindeki<br /> Düşüncelerime verdiğin şey: Dürtünün<br /> direnişi, dalgalanan çiçeğimde<br /> saklanan<br /> Arı bir sabah verdin sen bana<br /> Benim tutkum: Uyanmak bu uykudan</p>