Kategoriler
Alışveriş Sepetiniz

 Açılışa özel sepette  %33 indirim!

Küflü Şimşek - Toplu Şiirler (1966-2001)

Küflü Şimşek - Toplu Şiirler (1966-2001)
Ücretsiz Kargo
100 TL Üzeri Ücretsiz Kargo
Müşteri Hizmetleri
085X XXX XX XX
Geri İade İmkanı
14 Günde Geri İade
13,89TL
Vergiler Hariç: 13,89TL
  • Stok Durumu: Stokta var
  • Ürün Kodu:: 779-9789750800122
  • YAZAR ADI: 779-978-975-08-0012-5

Susarsa dağ gibi susan, konuşursa dağ gibi "uçarı" bir şiir Mehmet Taner'in şiiri... acı bir toprak gibi Zap suyu gibi çıplak, yalın... ateş gibi yakıcı... yeryüzü gibi geniş...

"Gece. Uzamış, bir yağmur anısı gibi. Ev'de serin yaz gecesi.
Üşü, akşamsefaları, üşü.
Ey herşeylerim üşü, sarar, kıvrıl
Kim yaşamış, yok, o düşler dolu dönüşü."

Küflü Şimşek Mehmet Taner'in şimdiye dek yayımladığı beş şiir kitabını biraraya getiriyor.

Kitap
Sayfa Sayısı276
Kitap Özellikleri
Basım Tarihi02.1999
Boyut13.5 x 21 cm
Tadımlık<p>Dolunaylarını süre süre sularda geleceğin<br /> Duyur bize<br /> Adacıkları sızlatan yeni ezgiyi</p> <p>Deniz, deniz –<br /> Tınlamalarla yaklaşan derin şafak, ağır su!<br /> Üfürüyorum, yolunu bağlayan<br /> Son tozları da.</p> <p>&nbsp;</p> <p>BUN SULARI</p> <p>Bir doktora görünme fikri bende yer ediyor ve bu fikre<br /> alışıyorum, benimsiyorum onunla bu birlikte eskimeyi<br /> Tabelalar tabelalar geçiyor başımın üzerinden<br /> çeşitli katlarda tabelalar hayır kuşlar geçmiyor<br /> başımın üzerinden ve alçalmıyor ufka doğru tabelalar<br /> Bir yağmur tutturuyor geceye yakın<br /> Sönüyor kent, tabelalar –<br /> Az insanlar yürüyorlar aralarında yağmurla neonlarla<br /> Bakıyorum birahaneye: 1937, Avrupa<br /> 7 ayrı vatandaş bir dolmuşta, ey Roma<br /> 7 bin puşt müziği, marşlar, bayramlar, bombalar!<br /> Ne zaman namus satışa çıkarılmış da bulmamış alıcı<br /> Bu gaz dolu boğucu havada?</p> <p>&nbsp;<br /> Her şey gibi bu dondurucu gök altında<br /> Sevdalar!<br /> Bir sevda oluyor sövgü, sonunda!<br /> Bazıları da ak kartondan pankartlar ellerinde<br /> Kanırtıyorlar sessizliği biraz daha;<br /> Bakıyorum alanlara: 1937, Avrupa<br /> Alışverişe dalanlar pasajların akşam pazarlarında<br /> Ey sergideki fanilayı aydınlatan aptal ampul, ey maksi fanila!<br /> Kendine birçok giysi uydurmuş insan!<br /> Ey yeme içme! –<br /> Evet bir doktora görünmeli<br /> Bir gün şimşeğimden bahar, bir gün buhar olmalı gizlice</p> <p>&nbsp;</p> <p>DEVALUE</p> <p>Şemsiyemi açıyorum;<br /> Yağmur yağıyor Ankara’nın göbeğine<br /> Bir kasaba tutturuyor<br /> Baloncu ile büfeci de<br /> Şu piyango biletçiler<br /> Dolmuşa yolcu çağıran ak kasketli çığırtkan<br /> Kalacaklar kısa bir an daha<br /> Yağmurla Ankara arasında</p> <p>Yağmur yağıyor alabildiğine<br /> Çekilmiş ıssız taksiler köşe başlarına çoktan<br /> Köprüde bir şey yok<br /> Köpürüp bulanan akıntının Yalnızlığından başka</p> <p>Bir madeni para, dönmüş<br /> Ak yüzünü, gökyüzüne<br /> Çamur sıvıyor kaldırımları<br /> Yağmur yağıyor alabildiğine</p> <p>KÖÇEK</p> <p>Ankara<br /> Ankara, Güzel Ankara!</p> <p>Bir damla süt – kolumda ölüm<br /> İki kara leke.<br /> Denge<br /> Yani tehlike.</p> <p>Sıçrayın<br /> Fareler! Buldozerler! Ey Ten<br /> Ay: Orman<br /> Akıp giden tren: Ey Ten</p> <p>Ankara!<br /> Ankara, Güzel Ankara!<br /> Ey incecik Ten<br /> Vuran bana.. Ve onlara!</p> <p>&nbsp;</p> <p>AK MİNELER</p> <p>Nerede yangın, hani kır çiçekleri;<br /> Hani akşamüstü? Dallardan inen gölge..<br /> Çıkıyor gölü taşıran ayna<br /> Suskunluk içinde<br /> Garip, derede bir çift sazan<br /> Bocalar, yayıldıysa akşam ışığı<br /> Parlar, suyu taşıran ayna<br /> İçimizin parlar sarmaşığı<br /> Ozan hey! kaynaklarda<br /> Kan’ın hey! dağla yaşadığı<br /> Acının bitmediği, göğüste bir büyük<br /> Gümbürtünün başladığı<br /> Ozanlar hey! yazarlar kabuklara, hışırdar yapraklar<br /> Suyun sesi iner uzaktan<br /> Ovayı kucaklar gün, damlar<br /> Aralarındaki kan<br /> Gider kurban, döner gözler kan çanağına<br /> Ulur kurt, ulur ağızda dinmeyen hırs<br /> Gelir gölü taşıran ayna<br /> İner yanımıza, sessiz<br /> Acıyı dilimle cânım!<br /> Nerede yangın, hani kır çiçekleri!<br /> Gelir gölü taşıran ayna cânım<br /> Gelir minelere gelecekleri.</p> <p>&nbsp;</p> <p>AYY</p> <p>Bahçam, köküm, odunum<br /> Cânım<br /> Ey Cânım<br /> Söz geldi dayan oldu, kapılar üryân<br /> Ses ederim uğrar gider<br /> Yank’ederim hey hey hey<br /> Soluk ermez kuşluğa<br /> Hey yavrum yavrucağım ay ala keklik sekişlim<br /> Taşın dibinden uğrar bir yılan!<br /> Bir yılan!<br /> Hey yavrum, yavrucağım...<br /> Ay, konduracağım, ay kitabımın direği<br /> Ayy!<br /> ERKEN AĞIT, ŞUBAT</p> <p>Neydi o dal kırıldı senin elinde<br /> Bir güvercin sada’sı duydu su<br /> Bir fısıltıyı böldü en olmaz yerinden<br /> Avuçlarımızdan taşan su<br /> Gölün yüreği çaylarda<br /> Çayın usu şimşek<br /> Şimşeğin kolu uzun<br /> Damar, su<br /> Söz geldi kapılara vurdu kapılara vurdu kapılara kapılara<br /> Cânım ey, denk oldu uçurum<br /> Rüzgârın al yanağına<br /> Neydi o dal, duyduk yeşilliğini düşlerin<br /> Kara yazgı indi çayıra, soludu<br /> Neydi o dal, adı gelmez usuma</p> <p>&nbsp;</p> <p>MART, 71</p> <p>1<br /> Yorgun ve çıplak ellerime bak asker<br /> Ne kadar çirkin<br /> Ne kadar güzel<br /> Boynuma bak<br /> Bir yanı ustura<br /> Nasır tutmuş öbür yanı<br /> Ve iki gelecek birden<br /> Koparılmış, asker!<br /> Bir şarkı var, ah bir titreyiş<br /> Var elbet içimde<br /> Yankılanır<br /> Göl, gecede<br /> Susmam;</p> <p>Sabaha dek<br /> Dizeler kurarım<br /> Biri yanılsa bile<br /> Bir öteki<br /> İçer kanını<br /> Kurulu ağın</p> <p>Söylerim<br /> Sonsuz umudu<br /> Tükenmiş pencereleri<br /> Sesim<br /> Sesindedir mevsimin<br /> Yıldızlara ve sevgiye dek</p> <p>Yankılanır<br /> Göl, gecede</p> <p>Susarım;<br /> Huylanır<br /> Kulağımdan dizime dek<br /> Gecenin verdiği doğum ağızları;<br /> Dinlerim, dilimin altında<br /> Kaynayan<br /> Çakıl taşlarını<br /> Yorgun ve çıplağım asker<br /> Gün<br /> Çoktan çekip gitti<br /> Yankılanır, göl<br /> Gecede hâlâ<br /> KUŞ</p> <p>Ben kuşum<br /> Gökyüzü diyerek başlarım söze</p> <p>Elmanın tadı, ceylanın rengi, kabuğun kokusu<br /> Kadifenin ve senin<br /> Uslu göğsün –</p> <p>Ey Gökyüzü!</p> <p>– Burada çamur yerleşti, yerelleşti, gelenek oldu<br /> Isı korkulu, dağ kuşku içinde<br /> Göç boruları aldı ortalığı;<br /> İmzalar kurudu;<br /> Ellerim<br /> Tutmuyor hiçbir kargıyı</p> <p>Mürekkebim<br /> Soğudu sanki.</p>
Tekrar Baskı2. Baskı / 04.2007
Yorum Yap
Not: HTML'e dönüştürülmez!
Kötü İyi
Bu site, +360® - Gelişmiş E-ticaret Paketleri ile hazırlanmıştır.