Son Çentik

- Stok Durumu: Stokta var
- Ürün Kodu:: 5503-9789750828973
- YAZAR ADI: 5503-978-975-08-2897-3
"Son Çentik"
İpi kopmuş, yırtık bir uçurtma
Gibi geçti ömrün
Savruldun ordan oraya
Sonunda takılıp dalına acının paramparça
Ona tutundun, yaprağı oldun kaynayıp
Bu yüzden işte, kendini yakan yalnız
Tuhaf bir alevdin
Hayatta sen en çok yanmayı sevdin
Son Çentik İsmail Uyaroğlu’nun 16. Şiir kitabı. Uyaroğlu bu kitabında 1980’lerden bugüne kadar yazdığı, kitaplarına girmemiş şiirleri bir araya getirdi.
Öfkenin, başkaldırının ve hüznün harmanlandığı, çağa ayna tutan, keskin “çentikler” atan şiirler bunlar.
Uyaroğlu “Son Söz” başlıklı “önsöz”ünde kitabına neden “Son Çentik” adını verdiğini de açıklıyor: ”Dilerim, hayat bana başka şiir yazdırmaz.......Ama şu kesin, yazsam da yayımlamayacağım.”
Okurken dizeler arasında akan kanın sıcaklığını duyacağınız şiirler...
Son çentiği yüreğimize atıyor İsmail Uyaroğlu.
Kitap | |
Sayfa Sayısı | 176 |
Kitap Özellikleri | |
Basım Tarihi | 04.2014 |
Boyut | 16 x 16 cm |
Tadımlık | <p>DOSTUM BEETHOVEN<br /> 1.<br /> Ayyaş bir müzisyendi baban<br /> Mozart olmanı isterdi acele<br /> Kapatıp piyanoyla odana senden<br /> Kendisi meyhanede demlenirken<br /> Örümceklerdi ilk hayranın<br /> Sarkar ağlarıyla tavandan<br /> Çalmaya başlayınca piyanonu<br /> Dinlerlerdi o mutsuz ve öfkeli çocuğu<br /> Bitirmeden ilkokulu bile, bilinmez pek<br /> Aldı okuldan zorla seni<br /> Yapamazdın garibim bu yüzden<br /> Dahiydin ama çarpmayı ve bölmeyi<br /> ></p> <p>2.</p> <p>Belgesel bir şiir olacak bu<br /> Böyle giderse sonunda<br /> Değiştirelim bence konuyu<br /> Ludwig diyebilir miyim dostum sana?<br /> ‘Ahbap’ demek gibi<br /> Bir şey bu ama Tanrı’ya<br /> Öyle sayılırız artık<br /> Müziğinle bunca hasbıhalden sonra<br /> Halt etmiş bu bahiste Nietzsche*<br /> Gerçi o da yakışır ama<br /> Tanrı olsaydı eğer Ludwig<br /> Sen olurdun mutlaka<br /> 2004</p> <p>SAMSA<br /> Sen git televizyon seyret<br /> Ben burda böyle<br /> Konuşa konuşa kendimle<br /> Samsa’ya dönüşeceğim<br /> İyi bir şiir<br /> Yazılırdı aslında bu sancıyla<br /> Ama şu an ben<br /> Kendini zehirleyen köşesinde<br /> Bir böceğim<br /> 2004</p> <p>İÇLİ YILAN<br /> Çöreklenmiş yüreğine<br /> Ağlayıp duruyor ya yıllardır<br /> İçli bir yılan hani<br /> Zehirlenmiş ağısıyla çocukluğunun<br /> Sev onu, okşa başını şefkatle<br /> Sonra da öldür<br /> Boğ öpe öpe<br /> Sokacak sonunda seni<br /> Sivriliyor ağladıkça dişleri<br /> 2004</p> <p>MOLA VER ARADA<br /> Sıradan şeyler yaz<br /> Basit, sade şeyler<br /> Ot gibi, taş gibi, su gibi<br /> Çağlayışını değil, bardakta duruşunu suyun<br /> Otun rüzgârla sevişmesini<br /> Taştaki derin dinginliğini<br /> Mola ver arada acıya<br /> Dinlendir şiirini<br /> 2004</p> <p>“MEYHANE MUKASSÎ GÖRÜNÜR...”*<br /> Üç cins yalnız vardır ki<br /> Arasında meyhane halkının<br /> Seçilir hemen keyif ehlinden<br /> Onlar üzredir beyanımız:<br /> 1. Adi yalnızlar<br /> Hem içerler, hem konuşurlar<br /> Yan masalara bulaşırlar olmazsa<br /> Kimse yoksa yanlarında<br /> Bunların eseridir meyhane uğultusu<br /> 2. İçici yalnızlar<br /> Sadece içerler, hiç konuşmazlar<br /> 3. Yazıcı yalnızlar<br /> Bir yandan içer<br /> Bir yandan şiir<br /> Yazarlar bir köşede<br /> Tuhaftırlar biraz<br /> Kimse umursamaz onları<br /> Garsonlar bile<br /> En mukassî yalnızıdırlar meyhanelerin<br /> 2004<br /> * Nedim Mukassî: Kasvetli</p> <p>SİNOPSİS<br /> Yoğun bakıma alınmış bir gül<br /> Ve başucunda<br /> Ağlayan bir bülbül<br /> Hemşire iyilik meleği<br /> Ama elinden bir şey gelmiyor<br /> ‘Sus’ demekten başka duvardan<br /> Şakıyarak hıçkıran bülbüle<br /> Doktor kötü adam<br /> İyi gibi görünen<br /> Elinde bıçak, hamle hazırlığında<br /> Ameliyat edecek gülü güya<br /> Gerçek katil karga<br /> –Doktor karganın suç ortağı<br /> Tamamlayacak ‘akim kalan’ teşebbüsü–<br /> Karşılık bulamamış aşkına<br /> Ama filmde hiç görünmüyor<br /> Sıvışmış ortadan<br /> Saksağan kılığına girip çoktan<br /> 2004</p> <p>YURDUM ‘YUVA’SI<br /> Önde gayet mutlu bir tablo<br /> Özellikle konuklar geldiğinde<br /> ‘Tatlım’, ‘hayatım’, ‘canımın içi’<br /> Duvarda çivilenmiş iki gülümseme:<br /> Nikâh resmi<br /> Ama arkada<br /> Kırık bir vazo<br /> Kim bilir hangi kavgadan<br /> Bunalım geçiren çiçekler<br /> Solumaktan her gün aynı havayı<br /> Ve alınmadan solmuş, düşlerde kalan<br /> ‘Pembe pancurlar’<br /> 2005</p> <p>AŞK VE NEFRET<br /> Cıvıldaşırdı bakışları<br /> Buluşunca bir zamanlar<br /> Sürtünerek geçiyor şimdi birbirine<br /> Havada iki kurşun<br /> 2005</p> <p>“BUNLAR BİR VAKT BEYLER İDİ”*<br /> Dinler susup rüzgâr ve selviler her gece<br /> Fısıldaşan mezar taşlarını gizlice:<br /> Karun’du dün yatan altımda, bugün toprak<br /> Serveti otlar şimdi, o da yeşerince<br /> 2005<br /> * Yunus Emre.</p> <p>ÇIKTI KEHANET<br /> Biri gelecek ki bu dünyaya<br /> Tatmamış olacak o güne dek<br /> Yaşayacağı acıları onun<br /> Hiçbir ölümlü<br /> Demiş biliciler doğmadan daha sen<br /> Ürküp kaçacaklar öyleki<br /> Geçerken yanından<br /> Duydukları yanık kokusundan<br /> Yanıp duracak çünkü<br /> Ölünceye dek doğduğu andan<br /> İçindeki orman<br /> 2005</p> <p>AMERİKAN BAR<br /> Tuhaf bir yalnızlık töreni...<br /> Dizilip taburelere yan yana<br /> Elde içki, konuşmadan<br /> Aynaya bakılıyor hep birlikte<br /> 2006</p> <p>AMERİKAN BAR 2<br /> Herkes iç içe<br /> Ve dış dışa...<br /> Laflanıyor tabure komşusuyla<br /> Kırk yıllık tanış gibi, dostane<br /> Havada bir söz bulutu<br /> Duyuluyor ama yine de<br /> Uğultunun içinden<br /> Çığlık gibi yalnızlık<br /> 2006</p> <p>BU DA BENİM AMADEUS’UM<br /> –250. yaşına–<br /> İçiyorsam gün ağarırken hâlâ<br /> Dönerken pikapta<br /> Ağı/r ağı/r Requiem<br /> –Daha derin duyulur plakla<br /> Kara bir burgaç gibi ölüm–<br /> Bakışıp kedimle köpeğim<br /> Uykulu gözlerle, usanmış<br /> Verirler bir kez daha<br /> Hakkımdaki hükmü:<br /> Umutsuz vaka<br /> 2006</p> <p>YAKIN TEMAS<br /> İkilem içinde şakağın<br /> Tabanca tutkunu ama<br /> Tutukluk yapan<br /> Bir tabanca olurdu tercihi<br /> Yine de o an<br /> Ölesiye korkuyor kurşunla<br /> Yakın temastan<br /> 2006</p> <p>PEMBE KEDİME<br /> Anlaşılmadın asla Pembe<br /> Kara sanıyor herkes seni<br /> Görmüyorlar okşarken nasıl<br /> Hızla renk değiştirdiğini<br /> 2006</p> <p>AŞK VE GURUR<br /> Bırakma beni bak<br /> Pişman olursun sonra<br /> Affetmem asla kırılırsa gururum<br /> Kötü şeyler yaparım<br /> Camını kırarım hiçbir şey yapamasam<br /> Ziline basıp basıp kaçarım<br /> 2006</p> |