Warning: SessionHandler::read(): open(/var/cpanel/php/sessions/ea-php73/sess_h1ojlrlunph6asudmdjl4qndr2, O_RDWR) failed: No such file or directory (2) in /home/gurupmarket/domains/gurupmarket.com/public_html/system/library/session/native.php on line 17
Şiirler 1 - 835 Satır - 928-9789750803734
Kategoriler
Alışveriş Sepetiniz

 Açılışa özel sepette  %33 indirim!

Şiirler 1 - 835 Satır

Şiirler 1 - 835 Satır
Ücretsiz Kargo
100 TL Üzeri Ücretsiz Kargo
Müşteri Hizmetleri
085X XXX XX XX
Geri İade İmkanı
14 Günde Geri İade
300,00TL
Vergiler Hariç: 300,00TL
  • Stok Durumu: Stokta var
  • Ürün Kodu:: 928-9789750803734
  • YAZAR ADI: 928-978-975-08-0373-6

Türk şiirinin çizgisini değiştirmiş, çok yönlü, evrensel boyutlu bir şair ve yazarın bu basım için yeniden gözden geçirilmiş, kaynak metinler esas alınarak düzeltilmiş "külliyatı"...

Bu bir türkü :-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü :-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı, kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!

Kitap
Sayfa Sayısı240
Kitap Özellikleri
Basım Tarihi01.2002
Boyut13.5 x 21 cm
Tadımlık<p>GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ</p> <p>Bu bir türkü :-<br /> toprak çanaklarda<br /> güneşi içenlerin türküsü!<br /> Bu bir örgü :-<br /> alev bir saç örgüsü!<br /> kıvranıyor;<br /> kanlı, kızıl bir meş’ale gibi yanıyor<br /> esmer alınlarında<br /> bakır ayakları çıplak kahramanların!<br /> Ben de gördüm o kahramanları,<br /> ben de sardım o  örgüyü,<br /> ben de onlarla<br /> güneşe giden<br /> köprüden<br /> geçtim!<br /> Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.<br /> Ben de söyledim o türküyü!</p> <p>Yüreğimiz topraktan aldı hızını;<br /> altın yeleli aslanların ağzını<br /> yırtarak<br /> gerindik!<br /> Sıçradık;<br /> şimşekli rüzgâra bindik!.<br /> Kayalardan<br /> kayalarla kopan kartallar<br /> çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.<br /> Alev bilekli süvariler kamçılıyor<br /> şaha kalkan atlarını!</p> <p>Akın var<br /> güneşe akın!<br /> Güneşi zaptedeceğiz<br /> güneşin zaptı yakın!<br /> Düşmesin bizimle yola :</p> <p>evinde ağlayanların<br /> göz yaşlarını<br /> boynunda ağır bir<br /> zincir<br /> gibi taşıyanlar!<br /> Bıraksın peşimizi<br /> kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!</p> <p>İşte :<br /> şu güneşten<br /> düşen<br /> ateşte<br /> milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!</p> <p>Sen de çıkar<br /> göğsünün kafesinden yüreğini;<br /> şu güneşten<br /> düşen<br /> ateşe fırlat;<br /> yüreğini yüreklerimizin yanına at!<br /> Akın var<br /> güneşe akın!<br /> Güneşi zaaptedeceğiz<br /> güneşin zaptı yakın!</p> <p>Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!<br /> Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,<br /> toprak kokuyor bakır sakallarımız!<br /> Neş’emiz sıcak!<br /> kan kadar sıcak,<br /> delikanlıların rüyalarında yanan<br /> o «an»<br /> kadar sıcak!<br /> Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,<br /> ölülerimizin başlarına basarak<br /> yükseliyoruz<br /> güneşe doğru!</p> <p>Ölenler<br /> döğüşerek öldüler;<br /> güneşe gömüldüler.<br /> Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!</p> <p>Akın var<br /> güneşe akın!<br /> Güneşi zaaaptedeceğiz<br /> güneşin zaptı yakın!</p> <p>Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!<br /> Kalın tuğla bacalar<br /> kıvranarak<br /> ötüyor!<br /> Haykırdı en önde giden,<br /> emreden!<br /> Bu ses!<br /> Bu sesin kuvveti,<br /> bu kuvvet<br /> yaralı aç kurtların gözlerine perde<br /> vuran,<br /> onları oldukları yerde<br /> durduran<br /> kuvvet!<br /> Emret ki ölelim<br /> emret!<br /> Güneşi içiyoruz sesinde!<br /> Coşuyoruz,<br /> coşuyor!..<br /> Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde<br /> mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!</p> <p>Akın var<br /> güneşe akın!<br /> Güneşi zaaaaptedeceğiz<br /> güneşin zaptı yakın!</p> <p>Toprak bakır<br /> gök bakır.<br /> Haykır güneşi içenlerin türküsünü,<br /> Hay-kır<br /> Haykıralım!</p> <p>1924</p> <p>SALKIMSÖĞÜT</p> <p>Akıyordu su<br /> gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.<br /> Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!<br /> Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere<br /> koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!<br /> Birden<br /> bire kuş gibi<br /> vurulmuş gibi<br /> kanadından<br /> yaralı bir atlı yuvarlandı atından!<br /> Bağırmadı,<br /> gidenleri geri çağırmadı,<br /> baktı yalnız dolu gözlerle<br /> uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!</p> <p>Ah ne yazık!<br /> Ne yazık ki ona<br /> dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,<br /> beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!</p> <p>Nal sesleri sönüyor perde perde,</p> <p>atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!<br /> Atlılar atlılar kızıl atlılar,<br /> atları rüzgâr kanatlılar!<br /> Atları rüzgâr kanat...<br /> Atları rüzgâr...<br /> Atları...<br /> At...</p> <p>Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!</p> <p>Akar suyun sesi dindi.<br /> Gölgeler gölgelendi<br /> renkler silindi.<br /> Siyah örtüler indi<br /> mavi gözlerine,<br /> sarktı salkımsöğütler<br /> sarı saçlarının<br /> üzerine!</p> <p>Ağlama salkımsöğüt<br /> ağlama,<br /> Kara suyun aynasında el bağlama!<br /> el bağlama!<br /> ağlama!</p> <p>1928</p> <p>ORKESTRA</p> <p>Bana bak!<br /> Hey!<br /> Avanak!<br /> Elinden o zırıltıyı bıraksana!<br /> Sana,<br /> üç telinde üç sıska bülbül öten<br /> üç telli saz<br /> yaramaz!</p> <p>Bana bak!<br /> Hey!<br /> Avanak!<br /> Üç telinde üç sıska bülbül öten<br /> üç telli saz<br /> dağlarla dalgalarla kütleleri<br /> ileri<br /> atlatamaz!</p> <p>Üç telli saz<br /> yatağını değiştirmek isteyen<br /> nehirlerde :-<br /> köylerden, şehirlerden<br /> aldığı hızla,<br /> milyonlarla ağzı<br /> bir tek<br /> ağızla<br /> güldüremez!<br /> Ağlatamaz!<br /> hey!<br /> hey!</p> <p>üç telli sazın<br /> üç  telinde öten üç sıska bülbül öldü acından.<br /> Onu attım<br /> köşeye!<br /> hey!<br /> hey!<br /> üç telli sazın<br /> ağacından<br /> deli tiryakilere<br /> içi afyon lüleli<br /> bir çubuk<br /> yaptılar!</p> <p>Hey!<br /> Hey!<br /> Dağlarla dalgalarla, dağ gibi dalgalarla dalga gibi<br /> dağ-lar-la<br /> başladı orkestram!<br /> Hey!<br /> Hey!<br /> Ağır sesli çekiçler<br /> sağır<br /> örslerin kulağına<br /> Hay-kır-dı!.<br /> Sabanlar güleşiyor tarlalarla,<br /> tarlalarla!<br /> Coştu çalgıcı başı,<br /> esiyor  orkestram<br /> dağlarla dalgalarla, dağ gibi dalgalarla, dalga gibi<br /> dağ-lar-la.</p> <p>1921</p> <p>PİYER LOTİ</p> <p>“Esrar!<br /> Tevekkül!<br /> Kısmet!<br /> Kafes, han, kervan<br /> şadırvan!<br /> Gümüş tepsilerde rakseden sultan!<br /> Mihrace, padişah,<br /> bin bir yaşında bir şah.<br /> Minarelerden sallanıyor sedef nalınlar,<br /> burunları kınalı kadınlar<br /> ayaklarıyla gergef dokuyor.<br /> Rüzgârlarda yeşil sarıklı imamlar ezan okuyor!”</p> <p>İşte frenk şairinin gördüğü şark!<br /> İşte<br /> dakikada 1.000.000 basılan<br /> kitapların<br /> şarkı!<br /> Lâkin<br /> ne dün<br /> ne bugün<br /> ne yarın<br /> böyle bir şark<br /> yoktu,<br /> olmayacak!<br /> Şark<br /> üstünde çıplak<br /> esirlerin<br /> aç geberdiği toprak!<br /> Şarklıdan başka herkesin<br /> orta malı olan memleket!<br /> Açlığın kıtlıktan öldüğü diyar!<br /> Ağzına kadar<br /> buğdayla dolu ambar!<br /> Avrupanın ambarı!</p> <p>Asya!<br /> Amerikan dretnotlarının tel direklerine<br /> senin Çinlilerin<br /> uzun saçlarından<br /> sarı mumlar gibi asıyorlar kendilerini!<br /> Himalayanın<br /> en yüksek<br /> en dik<br /> en karlı tepesinde<br /> Britanya zabitleri cazbant çaldırıyorlar,<br /> kara tırnaklı ayaklarını  daldırıyorlar,<br /> Paryaların<br /> beyaz dişli ölülerini attığı Ganja!<br /> Anadolu baştan başa<br /> Armistrongun<br /> talim meydanı oldu!</p> <p>Asyanın bağrı doldu!<br /> Şark<br /> yutmayacak<br /> artık!<br /> Bıktık be bıktık!<br /> İçinizden biri<br /> can verebilse bile<br /> açlıktan ölen öküzümüze,<br /> burjuvaysa eğer<br /> gözükmesin gözümüze!<br /> Hattâ sen<br /> sen Piyer Loti!<br /> Sarı muşamba derilerimizden<br /> birbirimize<br /> geçen<br /> tifüsün biti<br /> senden daha yakındır bize<br /> Fransız zabiti!<br /> Fransız zabiti sen,<br /> o üzüm gözlü Azadeyi<br /> bir orospudan<br /> daha çabuk unuttun!<br /> Kalbimize diktiğin<br /> Azadenin taşını<br /> bir tahta hedef gibi topa tuttun!<br /> Bilmeyenler<br /> bilsin :<br /> sen bir şarlatandan başka bir şey değilsin!<br /> Şarlatan!<br /> Çürük Fransız kumaşlarını<br /> yüzde beş yüz ihtikârla şarka satan :<br /> Piyer Loti!<br /> Ne domuz bir burjuvaymışsın meğer!<br /> Maddeden ayrı ruha inansaydım eğer,<br /> Şarkın kurtulduğu gün<br /> senin ruhunu<br /> köprü başında çarmıha gerer<br /> karşısında cıgara içerdim!<br /> Ben elimi size  verdim,<br /> size verdik biz elimizi<br /> kucaklayın bizi<br /> Avrupanın sankülotları!<br /> Sürelim yan yana bindiğimiz al atları!<br /> Menzil yakın<br /> bakın<br /> kurtuluş günü artık sayılı.<br /> Önümüzde şarkın kurtuluş yılı<br /> bize kanlı mendilini sallıyor.<br /> Al atlarımız emperyalizmin göbeğini nallıyor.</p> <p>1925</p> <p>&nbsp;</p> <p>MAKİNALAŞMAK</p> <p>trrrrum,<br /> trrrrum,<br /> trrrrum!<br /> trak tiki tak!<br /> Makinalaşmak<br /> istiyorum!</p> <p>Beynimden etimden iskeletimden<br /> geliyor bu!<br /> Her dinamoyu<br /> altıma almak için<br /> çıldırıyorum!<br /> Tükrüklü dilim bakır telleri yalıyor,<br /> damarlarımda kovalıyor<br /> oto-direzinler lokomotifleri!</p> <p>trrrrum,<br /> trrrrum,<br /> trrrrum!<br /> trak tiki tak<br /> Makinalaşmak<br /> istiyorum!<br /> Mutlak buna bir çare bulacağım<br /> ve ben ancak bahtiyar olacağım<br /> karnıma bir türbin oturtup<br /> kuyruğuma çift uskuru taktığım gün!</p> <p>trrrrum!<br /> trrrrum!<br /> trrrrum!<br /> trak tiki tak<br /> Makinalaşmak<br /> istiyorum!</p> <p>1923</p> <p>&nbsp;</p> <p>AÇLARIN GÖZBEBEKLERİ</p> <p>Değil birkaç<br /> değil beş on<br /> otuz milyon<br /> aç<br /> bizim!</p> <p>Onlar<br /> bizim!<br /> Biz<br /> onların!<br /> Dalgalar<br /> denizin!<br /> Deniz<br /> dalgaların!</p> <p>Değil birkaç<br /> değil beş on<br /> 30.000.000<br /> 30.000.000!</p> <p>Açlar dizilmiş açlar!<br /> Ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne kız<br /> sıska cılız<br /> eğri büğrü dallarıyla<br /> eğri büğrü ağaçlar!<br /> Ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne kız<br /> açlar dizilmiş açlar!<br /> Bunlar!<br /> yürüyen parçaları<br /> o kurak<br /> toprakların!<br /> Kimi<br /> kemik<br /> dizlerine vurarak<br /> yuvarlak<br /> bir karın<br /> taşıyor!<br /> Kimi<br /> deri... deri!<br /> Yalnız<br /> yaşıyor<br /> gözleri!<br /> Uzaktan<br /> simsiyah sivriliği<br /> nokta nokta uzayıp damara batan<br /> kocaman başlı bir nalın çivisi gibi<br /> deli gözbebekleri,<br /> gözbebekleri!<br /> Hele bunlar<br /> hele bunlarda öyle bir ağrı var ki,<br /> bunlar<br /> öyle bakarlar ki!....</p>
Tekrar Baskı25. Baskı / 03.2024
Yorum Yap
Not: HTML'e dönüştürülmez!
Kötü İyi
Bu site, +360® - Gelişmiş E-ticaret Paketleri ile hazırlanmıştır.