Şiirler 5 - Memleketimden İnsan Manzaraları
Şiirler 5 - Memleketimden İnsan Manzaraları
Ücretsiz Kargo
100 TL Üzeri Ücretsiz Kargo
Müşteri Hizmetleri
085X XXX XX XX
Geri İade İmkanı
14 Günde Geri İade
480,00TL
Vergiler Hariç: 480,00TL
- Stok Durumu: Stokta var
- Ürün Kodu:: 936-9789750803772
- YAZAR ADI: 936-978-975-08-0377-9
Türk şiirinin çizgisini değiştirmiş, çok yönlü, evrensel boyutlu bir şair ve yazarın bu basım için yeniden gözden geçirilmiş, kaynak metinler esas alınarak düzeltilmiş "külliyatı"...
Kitap | |
Sayfa Sayısı | 544 |
Kitap Özellikleri | |
Basım Tarihi | 01.2002 |
Boyut | 13.5 x 21 cm |
Tadımlık | <p>Haydarpaşa garında<br /> 1941 baharında<br /> saat on beş.<br /> Merdivenlerin üstünde güneş<br /> yorgunluk<br /> ve telaş.<br /> Bir adam<br /> merdivenlerde duruyor<br /> bir şeyler düşünerek.<br /> Zayıf.<br /> Korkak.<br /> Burnu sivri ve uzun<br /> yanaklarının üstü çopur.<br /> Merdivenlerdeki adam<br /> — Galip Usta —<br /> tuhaf şeyler düşünmekle meşhurdur :<br /> “Kâat helvası yesem her gün” diye düşündü<br /> 5 yaşında.<br /> “Mektebe gitsem” diye düşündü<br /> 10 yaşında.<br /> “Babamın bıçakçı dükkânından<br /> Akşam ezanından önce çıksam” diye düşündü<br /> 11 yaşında.<br /> “Sarı iskarpinlerim olsa<br /> kızlar bana baksalar” diye düşündü<br /> 15 yaşında.<br /> “Babam neden kapattı dükkânını?<br /> Ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına”<br /> diye düşündü<br /> 16 yaşında.<br /> “Gündeliğim artar mı?” diye düşündü.<br /> 20 yaşında.<br /> “Babam ellisinde öldü,<br /> ben de böyle tez mi öleceğim?”<br /> diye düşündü<br /> 21 yaşındayken.<br /> “İşsiz kalırsam” diye düşündü<br /> 22 yaşında.<br /> “İşsiz kalırsam” diye düşündü<br /> 23 yaşında.<br /> “İşsiz kalırsam” diye düşündü<br /> 24 yaşında.<br /> Ve zaman zaman işsiz kalarak<br /> “İşsiz kalırsam” diye düşündü<br /> 50 yaşına kadar.<br /> 51 yaşında “İhtiyarladım” dedi,<br /> “babamdan bir yıl fazla yaşadım.”<br /> Şimdi 52 yaşındadır.<br /> İşsizdir.<br /> Şimdi merdivenlerde durup<br /> kaptırmış kafasını<br /> düşüncelerin en tuhafına :<br /> “Kaç yaşında öleceğim?<br /> Ölürken üzerimde yorganım olacak mı?”<br /> diye düşünüyor.<br /> Burnu sivri ve uzun.<br /> Yanaklarının üstü çopur.</p> <p>Denizde balık kokusuyla<br /> döşemelerde tahtakurularıyla gelir<br /> Haydarpaşa garında bahar.<br /> Sepetler ve heybeler<br /> merdivenlerden inip<br /> merdivenleri çıkıp<br /> merdivenlerde duruyorlar.</p> <p>Polisin yanında bir çocuk<br /> — tahminen beş yaşında —<br /> iniyor merdivenleri.<br /> Nüfusta kaydı yok<br /> fakat ismi Kemal.</p> <p>Merdivenleri bir heybe çıkıyordu<br /> bir halı-heybe.</p> <p>Merdivenlerden inen Kemal<br /> yapayalnızdı<br /> — kundurasız ve gömleksiz —<br /> ortasında kâinatın.<br /> Açlığından başka bir şey hatırlamıyor<br /> bir de hayal meyal<br /> karanlık bir yerde bir kadın.</p> <p>Merdivenleri çıkan heybenin<br /> kırmızı, mavi, siyahtı nakışları.<br /> Halı-heybeler<br /> ata, katıra, yaylıya binerlerdi eskiden,<br /> şimdi şimendifere biniyorlar.</p> <p>Merdivenleri bir kadın iniyor.<br /> Çarşaflı<br /> şişman<br /> Adviye Hanım.<br /> An-asıl Kafkasyalı.<br /> 1311’de kızamık<br /> 1318’de gelin oldu.<br /> Çamaşır yıkadı.<br /> Yemek pişirdi.<br /> Çocuk doğurdu.<br /> Ve biliyor ki öldüğü zaman<br /> bir şal koyacaklar tabutuna<br /> selâtin camilerinden.<br /> Bir damadı imamdır.<br /> Merdivenlerin üstünde güneş<br /> bir baş yeşil soğan<br /> ve bir insan :<br /> Ahmet Onbaşı.<br /> Balkan Harbinde gitti.<br /> Seferberlikte gitti.<br /> Yunan Harbinde gitti.<br /> “Ha dayan hemşerim sonuna vardık”<br /> sözü meşhurdur.<br /> Merdivenlerden bir kız çıkıyordu.<br /> Çorapta çalışır.<br /> — Tophane caddesi, Galata. —<br /> Âtifet on üç yaşındadır.<br /> Galip Usta<br /> baktı Âtifet’e,<br /> “Evlenseydim eğer<br /> torunum olurdu bu kadar”<br /> diye düşündü.<br /> “Çalışırdı, bana bakar”<br /> diye düşündü.<br /> Sonra birdenbire aklına Şevkiye geldi.<br /> Emin’in kızı.<br /> Mavi mavi gözleri vardı.<br /> Geçen sene<br /> daha âdet görmeden<br /> Şahbaz’ın arsasında bozmuşlardı.<br /> Sepetler ve heybeler<br /> merdivenlerden inip<br /> merdivenleri çıkıp<br /> merdivenlerde duruyorlar.</p> <p>Ahmet Onbaşı</p> <p>— yine askerdi —<br /> yetişti halı-heybeye.<br /> Öptü elini.<br /> Halı-heybe<br /> ve mavi mintan, palto, siyah şalvar<br /> ve keten lastik iskarpinler,<br /> fötür şapka, sakal,<br /> ve lahurî şal<br /> kuşak<br /> onbaşının omzunu okşayarak :<br /> “— Hayıflanma birkaç kalem borç için” dedi,<br /> “hane halkını sıkıştırmayız.<br /> Yalnız biraz faiz biner.”</p> <p>Haydarpaşa koyunda<br /> martılar inip kalkıyor<br /> denizde leşlerin üstünde.<br /> İmrenilir şey değil<br /> martıların hayatı.</p> <p>Garın saatı<br /> üçü beş geçiyor.<br /> Siloların orda<br /> buğday yüklüyorlar<br /> İtalyan bandıralı bir şilebe.</p> <p>Ayrıldı onbaşıdan halı-heybe<br /> gara girdi.</p> <p>Merdivenlerde güneş<br /> yorgunluk<br /> ve telaş<br /> ve bir altın başlı kelebek ölüsü var.<br /> Kocaman insan ayaklarına aldırmadan<br /> bembeyaz, upuzun taşın üstünde<br /> taşıyor karıncalar kelebeğin ölüsünü.<br /> Adviye Hanım<br /> sokuldu polis efendiye.<br /> Bir şeyler konuşuldu.<br /> Okşadı çocuk Kemal’i.<br /> Ve hep beraber<br /> karakola gittiler.<br /> Ve her ne kadar<br /> bir daha görülmeyecekse de<br /> hayal meyal<br /> karanlık bir yerlerde hatırlanan kadın<br /> çocuk Kemal<br /> yapayalnız değil artık<br /> ortasında kâinatın.<br /> Bir parça bulaşık yıkayıp<br /> biraz su taşıyacak<br /> ve Adviye Hanımın dizi dibinde yaşayacak.</p> |
Tekrar Baskı | 46. Baskı / 03.2024 |