Warning: SessionHandler::read(): open(/var/cpanel/php/sessions/ea-php73/sess_0h8r49o8g5c0a47vur0td83qg7, O_RDWR) failed: No such file or directory (2) in /home/gurupmarket/domains/gurupmarket.com/public_html/system/library/session/native.php on line 17
Thomas Bernhard'la Konuşmalar - 499-9789753638296
Kategoriler
Alışveriş Sepetiniz

 Açılışa özel sepette  %33 indirim!

Thomas Bernhard'la Konuşmalar

Thomas Bernhard'la Konuşmalar
Ücretsiz Kargo
100 TL Üzeri Ücretsiz Kargo
Müşteri Hizmetleri
085X XXX XX XX
Geri İade İmkanı
14 Günde Geri İade
8,33TL
Vergiler Hariç: 8,33TL
  • Stok Durumu: Stokta var
  • Ürün Kodu:: 499-9789753638296
  • YAZAR ADI: 499-978-975-363-829-9

Almanca yazan en önemli yazarlardan biri olan Thomas Bernhard, yaşamı boyunca basın ve kamuoyu ilişkilerinde mesafeli bir duruşu seçmekle birlikte Avusturya Radyo Televizyon Kurumu ORF'den Kurt Hofmann ile Ottnang ve Ohlsdorf'daki çiftlik evinde söyleşmeyi kabul etti. 1981 ile 1988 yılları arasına yayılan konuşmalarda, Thomas Bernhard'ın Thomas Mann'a, Freud'a, Ingeborg Bachmann'a ilişkin değerlendirmeleri, yapıtlarının arka planları üzerine içten açıklamaları, Avusturya'ya bakışı, çocukluğu ve ailesiyle ilişkileri gibi pek çok konu yer alıyor. Özellikle kitabın sonundaki "Thomas Bernhard'la yapılan son konuşma" tam bir belge niteliğinde. Ölümün kenarından gülümseyen Bernhard'ın dünyasına açılan pencere, okuru "nefret sevgisi"yle karşılıyor. Thomas Bernhard'ın baş döndürücü saydamlığına ulaşmak isteyenler için...

Kitap
Sayfa Sayısı114
Kitap Özellikleri
Basım Tarihi12.2000
Boyut13.5 x 21 cm
Tadımlık<p>Genişleyen Bir Boşluk</p> <p>Şimdi size yaşamımı ve kimliğimi açıklayamam. Bir şey açıklayamam, yapılamaz bu. Üç bin sayfa yazmanız gerekse bile, gene de en önemli şeyleri atlamış olurdunuz, sonradan aklınıza gelirdi. Sonra bir cilt daha gerekirdi. Esas olan o üç bin sayfada unutulmuş olanlar. Ölürken de, Tanrım, en önemli olanı şimdi görüyorum ancak, derdiniz, tıpkı benim ölüm yatağıma baktığım gibi, her şeyi başka türlü açıklardı bu aslında, anlamı yok bunun. Kendiniz bulmalısınız her şeyi. Bir göreviniz ya da benzeri durumunuz yok. Görevleri ancak öğrenciler ve öğretmenlere bağımlı insanlar yapar. Sonra neşeniz zaten kaçıyor, çünkü yapacak bir işiniz yok, budalaca olan bu. Böylece hiç olmazsa denge kurup birşeyler yaptık, anlamsız olsa da. Fark etmez. Sakinleşip omlet pişirebilsin diye durmadan halı temizleyen kadınlar gibi tıpkı. İşte insan her zaman kendine böyle bir uğraş arar. Bir yıldır -neydi adı o ünlü boşluğun?- esneyen bir boşluk. Şimdi ne yapmalıyım? Artık beni ilgilendiren bir şey de yok. Evet içeriye hep bir şey giriyor, çıplak umutsuzluk olsa da, bir şey geliyor hep. Parçalara ayrılıyor sonra gene. Yaşam bir bölünme çünkü. İşte bunun üzerine gidiyor insan, bir başkası ya da kendiniz olsa da, bilemiyorum. Bir yere varmıyor hiçbir şey. Dün gittiğim köylüleri anımsatıyor bu bana, tanıdığım bir lokantacının birden öldüğünü anlattılar, oysa bir yıl önceden belliydi, buna rağmen pat diye söylediler, ayağı tümüyle çürümüştü, cenazeye çok kişi katıldı, biri eski bir kasap ve lokantacıydı, daha önce kasap çırağı olan biri, ki o da bugün altmışın üzerinde, haçı taşımak zorunda kaldı, iki metre boyunda son derece ağır haçı - böyle şeyler taşırken hep deri askı takarlar, haç onun içine oturur. Adam da haçı sadece tutar, taşımak zorunda kalmaz. Bunlar o deri kılıfı bulamadılar, adam iki saat dayanmak zorunda kaldı, üzerine bir de çelenk taktılar, sonunda adam yıkıldı, şimdi yatakta yatıyor, bitkin. Aklıma geldi.</p>
Tekrar Baskı2. Baskı / 05.2012
Yorum Yap
Not: HTML'e dönüştürülmez!
Kötü İyi
Bu site, +360® - Gelişmiş E-ticaret Paketleri ile hazırlanmıştır.