Unutma Bahçesi
Unutma Bahçesi
Ücretsiz Kargo
100 TL Üzeri Ücretsiz Kargo
Müşteri Hizmetleri
085X XXX XX XX
Geri İade İmkanı
14 Günde Geri İade
9,26TL
Vergiler Hariç: 9,26TL
- Stok Durumu: Stokta var
- Ürün Kodu:: 2008-9789750809897
- YAZAR ADI: 2008-975-08-0989-0
Latife Tekin'den unutma/hatırlama üstüne bir kitap... Unutma Bahçesi, unutma/hatırlama kavramları üstüne eğilirken insan ilişkilerinin vahşiliği, iktidar ve güç üstüne odaklanıyor. Birbirlerinden rol çalan kahramanlarıyla, belleğin ve toplumsal rollerin şiddetli ağırlığını irdeleyen Latife Tekin belki de daha çok |unutamamanın| kitabını yazmış.
Kitap | |
Sayfa Sayısı | 239 |
Kitap Özellikleri | |
Basım Tarihi | 01.2005 |
Boyut | 13.5 x 21 cm |
Tadımlık | <p>Yaşadığı hayatı istemeyen insanlar geliyor buraya. Şeref’in böyle bir şeyi neden istediğini daha tam olarak, hissedip kavradığım derinlikte anlatıp açıklamadım size. Bu ayrı konu, beni düşündüren bazı şeyler yok değil, ilgisini üstüme çekebilirsem, ruhunun taştığı bir gün, kafamda birikenleri tartışacağım onunla. Benim de, içimden boşalan bir solukla kendim olmaktan çıktığım, havadaki parlamalar gibi bilinmez anlarım oluyor. Önceki yaz, böyle bir durumdayken aramızda bir konuşma geçti, yakınımızda çıkan bir yangın sırasında. Gece geç vakit, karşı tepeler tutuşmuştu, iyi bir zaman değildi, az daha kopuyordu ilişkimiz. Başvuruda bulunan kişilerle yazışmalar yapıldığı için doğal olarak niye geldiklerini bildiklerini sanıyorsunuz. Geçmişlerine ait kimi şeyleri unutmaya karar vermişler; her şeyden önce, bu bana yalnız kalmayı göze almış olduklarını düşündürüyor. Ama hafta geçmez, yanınıza sokulmalarından, yalnızlıkla başa çıkamayacaklarını anlarsınız. İşim sadece onları garajdan alıp getirmek olsa, bunun sözünü bile etmezdim, asıl görevim gelenleri buradaki yaşama alıştırmak. Kendimi de sakınmıyorum, unutabileceğimden fazlasını unutmuş olduğumdan zamanım bol. Hepsinde aynı şeyi gözledim, korkularını sevinçleriymiş gibi kolayca dışavurup üzüntülerini sır gibi saklıyorlar. İçimde merak uyandı, “Yaşamlarında ne olmuş ki, böyle zayıflık neşesi sarmış bu insanları?” dedim Şeref’e, “Sence korkularından niye hiç utanmıyorlar?” “Onlara utancına katlanamadıkları ağır şeyler yaşatılmış olmasından olabilir, duydukları üzüntünün derinliğiyle ilgilidir bu,” dedi, “korkularını bağışlayarak rahatlıyorlar demek ki... Düşün bakalım, insan neden dertli hale gelir, daha çok hangi üzüntüler derine işler?” Düşündüm ben de, “Bilmiyorum ki, haksızlığa uğradıkça galiba...” dedim, “Öyle mi dertli oluyoruz?” Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Bazen, başını sallayarak doğruladığı şeyler de söyleyebiliyorum ona. “Dayanılmaz üzüntülerimize, başkalarının bize karşı işlediği suçların içimize çöken katranı dersek, bu konuda belki biraz daha konuşabilir duruma gelebiliriz. Üzüntü saklanması gereken bir şeydir... Başkalarının üstümüzden suç işlemesine izin verdiğimiz için...” dedi, “Üzüntümüzden dolayı biz de kendimize karşı suçluyuz çünkü, insanlar normal olarak korkularını da saklarlar, ama sen neredeyse sevinçle açığa vurduklarını gözlemişsin. Kendimi haksızlığa uğratmak için nedenlerim vardı demek istiyorlar herhalde.” Bu olsa olsa kendini bağışlamaktan doğan bir neşedir, öyle düşündük ikimiz.</p> |